Dijital şiddet, diğer şiddet türlerine göre kapsamı bakımından geniş olmakla birlikte çok farklı şekillerde ortaya çıkabilmektedir. Arıcak (2011) dijital şiddeti iletişimin dâhil olduğu ve olmadığı zorbalık olarak ele almaktadır. İletişimsiz bir dijital şiddet süreci olan elektronik zorbalık; casus yazılımlar kullanılarak sosyal medya hesapları ya da e-mail adreslerinin şifresi kırılarak veya bilgisayara ya da telefona erişilerek bilgilerin çalınması ve sosyal medya hesaplarına ya da e-mail adreslerine başkaları tarafından girilmeye çalışılması şeklinde meydana gelmektedir. İletişimin dâhil olduğu dijital şiddet süreci olan elektronik iletişim zorbalığı ise sosyal medya uygulamaları, WhatsApp veya e-mail adresleri üzerinden doğrudan kişileri rahatsız etme, takip etme, küçük düşürme gibi eylemleri kapsamaktadır.

Bu konuda daha geniş bir perspektif sunan Willard (2007: 5-13) ise dijital şiddet türlerini 8 başlıkta incelemiştir:

  • İftira (denigration): Kişi veya kişilerin teknolojik bilişim ve iletişim araçlarını kullanarak başkalarını küçük düşürecek davranışlarda bulunulması.
  • Kimliğe bürünme (impersonation): Başkalarının sosyal medya hesaplarını ele geçirerek onlar gibi davranılması.
  • İfşa etme (outing and trickery): Kişilerin rıza göstermediği görsel, video veya yazışmaların internet üzerinden yayılması ya da başkalarına gönderilmesi.
  • Dışlama (exclusion): Başkalarının dijital ortamlarda yer alan etkinliklere alınmasının engellenmesi.
  • Siber tehdit (cyberthreats): Başkalarının tehdit edilmesi ve korkutulması
  • Taciz (harassment): Başkalarının ısrarlı bir şekilde aranması veya mesaj gönderilmesi.
  • Siber takip (cybertalking): Başkalarının takip veya kontrol edilmesi.
  • Kızdırma (flaming): Başkalarını kızdıracak biçimde kaba bir üslup takınılarak konuşmaya çalışılması ve hakaret etmek gibi saldırgan içerikli davranışlarda bulunulması.

Slonje ve diğerleri de (2012: 3) dijital şiddetin ‘cinsel içerikli mesajlaşma’ (sexting) türüne dikkat çekerken Kowalski ve diğerleri (2008: 50, 51) ise ‘happy slapping’ adını verdikleri dijital şiddet türüne dikkat çekmektedirler:

  • Cinsel İçerikli Mesajlaşma (Sexting): Her türlü cinsel içerikli fotoğraf ve videoların kişinin rızası olmadan sosyal medya ve anlık mesajlaşma uygulamaları üzerinden başkalarına gönderme, yayma, dağıtma, paylaşma eylemlerinin tümünü kapsamaktadır.
  • Neşeli tokat (happy slapping)[1]: İki ya da daha fazla kişinin birbirlerine fiziksel şiddet uyguladıkları anda başka bir kişi ya da kişiler tarafından bu saldırı eylemlerinin akıllı telefonlar veya benzer özellikte diğer cihazlar ile video kayıt yapılması ve daha sonrasında bu kayıtların internet ortamında yayılması, dağıtılması, paylaşılması eylemlerinin tümünü kapsamaktadır.

Tamer ve Vatanartıran (2014: 5) ise ele aldıkları ‘rahatsız etme’, ‘iftira’, ‘taklit etme’ ‘dışa vurma’, ‘kandırma’, ‘dışarıda bırakma’ ve ‘siber taciz’ başlıkları ile dijital şiddetin diğer çalışmalarda ele alınan benzer özellikteki türlerinden bahsetmişlerdir.

Dijital Taciz ve Takip

Dijital medya platformları üzerinden hedef alınan kişi ya da kişilere sosyal medya veya e-mail adresleri, SMS ya da WhatsApp gibi anlık mesajlaşma uygulamaları üzerinden gönderilen rahatsız edici içeriğe sahip istenmeyen her türlü mesajlar taciz eylemlerini ifade etmektedir (Willard, 2007: 6, 7).

Dijital taciz eylemlerinin taciz olarak nitelendirilebilmesi için tekrarlanabilir özelliği aransa da kapsam bakımından zarar verici bir eylemin ilgili dijital platformlar üzerinden gerçekleştirilmesi dijital taciz için yeterli olabilmektedir. Bu noktada dijital tacize uğrayan mağdurun eylemden ne şekilde etkilendiğinin dikkate alınabileceği (Yaman vd., 2011: 167) belirtilmektedir.

Taciz eylemlerinin kızdırma eylemlerine göre kişi üzerindeki etkisi daha fazla sürmektedir. Ayrıca kızdırma eylemleri çoğunlukla karşılıklı olarak sürdürülmesi ile dikkat çekmektedir (Kowalski vd., 2008: 47). Willard’ın (2007: 5, 6) ‘flaming’ olarak kavramsallaştırdığı ‘kızdırma’; bir kişinin kaba bir üslup kullanarak dijital ortamda hedef aldığı kişi ya da kişilere hakaret etmesi, tehditte bulunması gibi saldırgan davranışları kapsamaktadır. Aynı zamanda bireyler tartışma içeresindeyken de birbirlerine karşılıklı hakaret ederek veya kabaca konuşarak birbirlerini kızdırabilirler. Diğer bir taraftan söz, hareket veya davranışlardan dolayı kızmak, kızgın olmak gibi tepkisel reaksiyonlar ise etkisini çabuk yitirebilmektedir.

Taciz davranışlarında dijital ortam üzerinden kişileri tehdit etmek de sıkça başvurulan bir eylemdir ve genellikle planlanmış bir dizi olayları içerir. Kişileri tehdit ederek taciz davranışlarında bulunma ile kişiyi kötülemek, arkadaşlık ilişkilerine zarar vermek veya kişinin itibarını zedelemek amaçlanabilmektedir. Tehdit edilen kişinin intihara yönelmesi olağan bir davranış olarak kabul edilebilir. Aynı zamanda tehdit davranışında bulunacak kişi kendisinin intihar girişiminde bulunacağı ya da başkalarına zarar verebileceği yönünde hedef kişiye karşı bir tehdit unsuru da oluşturabilir (Willard, 2007: 10, 11). Bu noktada Seçkin (2017: 84) dijital ortamlarda şiddet davranışları ile karşı karşıya kalan kişilerin bu süreç ile nasıl baş edecekleri ile ilgili bir bilgi sahibi olmadıkları için intihar eylemini bir kurtuluş olarak gördüklerini belirtmektedir. Barutçu Yıldırım da (2020: 213) dijital şiddet davranışlarına maruz kalmanın, intihar girişimi düşüncelerini ve intihar girişimlerini tetikleyen bir deneyim olabileceğini ifade etmektedir.

Dijital ortamda yapılan taciz, kişilerin sistematik olarak rahatsız edilmesi eylemleridir. Bu eylemler tehdit ve şantaj uygulamalarının başlangıcı olarak ifade edilmektedir ve bu nedenle dijital şiddet alanında ayrı bir önem taşımaktadır. Şantaj, kişiye ait ve dijital ortamda yayılması anında o kişinin itibarını zedeleyecek nitelikteki her türlü özel bilgilerin saldırganın eline geçmesi ile başlamaktadır. Bu noktada saldırgan konumundaki kişi elindeki bilgileri dijital ortamda ifşa etmemek için mağdur konumundaki kişiden çıkar sağlamaya çalışır (Hekim ve Başıbüyük, 2013: 140, 141). Dijital medya platformlarında gerçekleşen bu tür eylemler uşaklaştırma (grooming) olarak adlandırılmakta ve dijital şiddetin bir başka yüzü olarak ortaya çıkmaktadır (Baştürk, 2020: 32).

Herhangi bir konuda dijital medya ağları üzerinden kişileri taciz ve tehdit ederek rahatsız etmek ve bu eylemlerden bir menfaat elde etmeye çalışmak olarak karşımıza çıkan ‘dijital taciz’, tespit edilmesinin zor olmasından dolayı taciz davranışlarının dijital ortamlarda daha rahat yapılmasına neden olabilmektedir. Ayrıca bu tür taciz eylemleri doğrudan kişilik haklarına saldırıdır ve korkutucu boyutlara ulaşarak kişilerin itibarının zedelenmesine ve özgüvenini kaybetmesine neden olabilmektedir (Çelik ve Tekin, 2015: 343-346).

Kişilerin taciz davranışları ile normal söylemleri arasındaki ayrımın iyi yapılmasının gerektiğini de belirtmek faydalı olacaktır. Bu noktada kişi kendi güvenliğinden ve refahından endişe duymaya ya da korkmaya başladıysa orada konuşmadan değil tacizden söz edilebileceği ifade edilmektedir (Willard, 2007: 10).

Dijital takip ise sosyal medya uygulamaları ve cep telefonları gibi dijital platformlar üzerinden kişilere yönelik kasıtlı olarak tekrarlanan ve kişilerin üzerinde korku yaratan her türlü eylemler olarak tanımlanabilir (Günay, 2012: 655, 656).

Kişi ya da kişileri takip etmek ya da kişi ya da kişiler üzerinde kontrol sağlamak için dijital ortamlar aracılığı ile her türlü taciz ve tehdit içerikli mesajların gönderilmesi kişinin dijital takibe maruz kaldığı anlamına gelmektedir (Kowalski vd., 2008: 51).

Alanyazındaki kavramsal tanımlamalar ve açıklamalara göre dijital taciz ve takip davranışları aşağıdaki gibi toparlanabilir:

Dijital taciz davranışları: E-mail adresleri ve cep telefonları üzerinden mesaj yoluyla ya da sosyal medya paylaşımlarının altına;

  • kişilerin özel hayatları ile ilgili uygunsuz sorular sormak,
  • fiziksel özellikler, cinsel kimlik veya herhangi bir özellik ile ilgili kişiyi rahatsız edici boyutta yorumlar yapmak,
  • karşı tarafın isteği dışında cinsel içerikli her türlü mesaj, fotoğraf ya da video göndermek,
  • karşı tarafı cep telefonu üzerinden ısrarlı bir şekilde arayarak rahatsız etmek,
  • cinsel veya fiziksel şiddet tehditlerinde bulunmak.

Dijital takip davranışları: Kişilerin sosyal medya profil akışlarını ve WhatsApp gibi uygulamalar üzerinden son görülme tarihi gibi bilgilerini takip ya da kontrol etmek; kişileri, yaptıkları yer bildirimleri aracılığıyla konum tespitinde bulunarak istek dışında takip etmek.

İtibar Zedeleme ve Saldırgan Davranışlarda Bulunma

Dijital medya platformları üzerinden hedef seçilen kişi ya da kişiler hakkında gerçekliği olmayan ya da gerçekliği olan şeyleri inkâr etmek, zarar verici biçimde konuşmak, dedikodu yaratmak ve tüm bunları internet ortamında yaymak, dağıtmak, doğrudan başkalarına göndermek gibi eylemlerde bulunmak kişi ya da kişilerin itibarını zedeleyecek davranışlar arasındadır. Bu durumlarda hedef olan kişi dijital ortamda kendisine yapılan bu tür davranışlardan anında haberdar olmayabilir (Willard, 2007: 7, 8).

İlgili alanyazında karalama (denigration) olarak da nitelendirilen bu tür davranışların daha çok mağdur konumunda yer alan bireylerin yüzlerinin cinsel içerikli başka bir fotoğrafa yerleştirilerek dijital medya ortamlarında herkese açık olarak paylaşılması şeklinde ortaya çıktığı (Baştürk, 2020: 45) ifade edilmektedir.

Kişi ya da kişilerin yerine geçerek onların kimliklerine bürünmek de kişinin itibarını zedeleyecek davranışların başında gelmektedir. Willard (2007: 8) bu tür davranışları ‘impersonation’ (kimliğe bürünme) kavramsallaştırması ile ele almaktadır. Ona göre sosyal medya ve e-mail hesapları, anlık mesajlaşma uygulamaları veya akıllı telefonlar üzerinden kişi ya da kişileri taklit etmek, ‘kimliğe bürünme’ olarak açıklanmakta ve bu tür kişilere zarar verici davranışların çoğu zaman duygusal ilişkilerde görüldüğü belirtilmektedir.

Bir kimsenin kimliğine bürünen kişilerin genellikle mağdur pozu verdikleri ifade edilmektedir. Başkalarının kimliğine bürünen kişiler, taklidini yaptıkları kişiler paylaşım yapıyormuş gibi ya da o düşünceleri taklidi yapılan kişiler dile getiriyormuş gibi içerik paylaşımında bulunabilirler. Ayrıca başkalarının kimliğine bürünen kişiler taklidini yaptıkları kişilermiş gibi davranarak o kişilerin sosyal medya veya e-mail hesaplarının parolalarını ele geçirmeyi de başarabilirler. Böylece taklidi yapılan kişinin sosyal medya ve e-mail hesaplarına doğrudan müdahale edilerek, bu ortamlar üzerinden cinsel içerikli, rahatsız edici fotoğraf, video veya bir metin mesajı paylaşılabilir ya da başka kişi ya da kişilere doğrudan bu türde ileti gönderiminde bulunulabilir ve kişinin adres, telefon gibi kişisel bilgileri açık edilebilir. Bu tür zarar verici davranışlar taklidi yapılan kişinin hayatının tehlikeye girmesine ve kişinin psikolojik yönden tahrip görmesine yol açabilir (Kowalski vd., 2008: 48, 49).

Kişinin itibarının zedelenmesi noktasında dijital ortamda maruz kalınan eylemlerden biri de ‘ifşa etme’ (outing and trickery) kavramsallaştırmasıdır. İfşa etme eylemlerinin flört ilişkilerinde görüldüğü ifade edilmektedir. Genelde ayrılan ya da ayrılmak isteyen çiftlerden birinin, diğerini ilişkileri esnasında rıza dâhilinde çekilen cinsel içerikli fotoğraf veya videoları başkalarına dijital ortam üzerinden gönderme ya da yayma, dağıtma şeklinde tehditte bulunması ile açıklanmaktadır (Willard, 2007: 9). İfşa etme kısacası kişi ya da kişilerin paylaşılmasını istemediği özel bilgilerin, cinsel içerikli fotoğraf ve videoların sosyal medya ve e-mail hesapları veya WhatsApp gibi anlık mesajlaşma platformları üzerinden dağıtılması, yayılması veya başkalarına doğrudan gönderilmesi olarak tanımlanabilir (Kowalski vd., 2008: 49).

İfşa etme eylemlerinin alanyazındaki diğer bir kavramsallaştırması da ‘intikam pornografisi’ (revenge porn) olarak ele alınmaktadır. Bu kavramsallaştırmada kişilerin intikam alma duygusu ile harekete geçilerek cinsel içerikli fotoğraf ve videoların ifşa edilmesine dikkat çekilmektedir. İntikam pornografisi; çiftlerin ilişki esnasında rızaları dâhilinde çektikleri cinsel içerikli fotoğraf ve video görüntülerinin daha sonrasında çiftlerden birinin herhangi bir nedenden dolayı intikam almak istemesiyle beraber bu görüntüleri dijital medya ortamlarında partnerinin utanç duyması ve aşağılanması amacıyla paylaşması veya başka birilerine doğrudan iletmesi olarak açıklanabilir (EIGE, 2017: 2).

Yüz yüze iletişim sürecinde fiziksel olarak güçsüz olduğu için şiddete maruz kalan kişiler intikam almak için dijital ortamı kullanabilirler. Bu noktada dijital ortamlar üzerinden gösterilen şiddet davranışlarında fiziksel gücün bir önemi yoktur (Yaman vd., 2011: 177).

Kişiler intikam alma duygusuyla başka kişileri dijital ortamlardan ‘dışlama’ (exclusion) girişimlerinde de bulunabilirler. Dışlama; dijital medya platformları üzerinden kişi ya da kişileri belli bir toplumsal iletişim ortamından uzak tutmaya çalışmak için girişilen her türlü eylemlerdir. Bu tür davranışlar kişinin duygusal açıdan ciddi anlamda tahrip olmasına yol açabilir (Kowalski vd., 2008: 49; Willard, 2007: 10).

İntikam duygusu ile hareket edilerek gerçekleştirilen şiddet davranışlarının daha sonrasında kişinin bu durumdan keyif duymasına yol açabileceği ve bu şiddet eylemlerini eğlence unsuru görerek sürdürebileceği belirtilmektedir (Türkileri İnselsöz ve Uçanok, 2013: 21).

Kıskançlık duygusu da kişileri dijital şiddet eylemlerine yönelten en bilindik unsurların başında gelmektedir. Örnek olarak herhangi bir sebepten dolayı kız arkadaşını kıskanan bir erkek, kız arkadaşının özel hayatına yönelik her türlü bilgiyi dijital ortamda paylaşmaktan çekinmemektedir (Varjas vd., 2010: 271).

Alanyazındaki kavramsal tanımlamalar ve açıklamalara göre itibar zedeleme davranışları; bir kimseye ait fotoğraf, video, yazışma, ses kaydı gibi özel bilgilerin çeşitli sosyal medya uygulamaları, WhatsApp uygulaması, e-mail adresleri ya da cep telefonları gibi dijital platformlar üzerinden başkalarına gönderilmesi ve internet ortamı üzerinden yayılması veya bir kişinin adına sosyal medya hesapları ve e-mail adresleri açılması ve bu açılan sahte sosyal medya hesapları ve e-mail adresleri üzerinden kişinin saygınlığını, değerini ve güvenirliliğini zedeleyecek paylaşımlarda bulunulması şeklinde toparlanabilir.

Casus yazılımlar kullanılarak da dijital şiddet davranışları sergilenebileceğine dikkat çekilmiştir. Bu noktada casus yazılımlar aracılığıyla başkalarının telefonunu takibe alma, ısrarlı bir biçimde mesaj atma ve arama, cinsel içerikli fotoğraflar gönderme ve aynı şekilde karşı taraftan fotoğraf, video ya da ses kaydı göndermesini isteme, zorlama, sosyal medya hesaplarının şifresini isteme, sosyal medya ve e-posta hesaplarını kontrol etme, başkasının adına hesap açarak fotoğraf paylaşma (Soydinç, 2019: 5) gibi eylemler dijital şiddetin saldırgan davranışlarda bulunma davranışlarının kapsamında değerlendirilebilir.

Kurban Suçlama

Dijital şiddetin en sık karşılaşılan türlerinden biri de ‘Kurban Suçlama’ (Victim Blaming)’dır. Akgün’ün ifadesiyle kurban suçlama girişiminde bulunan bir kimse, kişilerin yaşadıklarının nedeninin kendilerinin yaptıkları yanlışlardan kaynaklandığını ve dolayısıyla da yaşadıklarını hak ettiklerini düşünmektedir. Bir olaydan dolayı kurban ya da başka bir ifade ile mağdur düşen kişinin karakterinden yola çıkarak söylemler üreten kişiler, bu kurbanın iyi şeyler hak edecek niteliklere sahip olmadığını ve değersiz ya da kötü bir insan olduğunu düşünür (2019: 2233). Ayrıca ilk kez suçlanan ya da değersiz kılınan kurban, sonrasında birçok kez daha kurban olma riski ile karşı karşıya kalabilir. Bu noktada adeta kurban damgası yiyen kişiler çektikleri acı ve sıkıntıların beraberinde bir de suçlama ve hor görülmelerinin getirdiği psikolojik sıkıntılar ile savaşmak durumunda kalabilmektedirler (2019: 2240).

Bir başka ifadeyle kurban suçlama; uygulanan şiddetin sorumluluğunu şiddeti gören kişiye yüklemektir. Bu bağlamda da kurban suçlamanın amacı şiddet durumunu şiddet gören kişinin sorumluluğu haline getirmek isteyen miti işaret etmektedir (Soydinç, 2018: 23).

Bir kimseyi maruz kaldığı her türlü kötü davranışı hak eden konumuna sokarak olumsuz davranışların ahlaki etkisini azaltma stratejisinin kurban suçlama olduğunu ifade eden Gökkaya ve Tekinsav Sütçü (2014: 56) bu stratejinin normal kabul edilebilir bir durum olduğuna da şu sözlerle dikkat çekerler (2014: 60):

“Zararlı davranışlarının etkilerini görmezden gelen birinin zorbalığı normalleştirme eğiliminin olması ve zorbalıktaki rolünü minimize ederek kurbanı suçlaması anlaşılır bir durumdur. Dünyanın veya diğer insanların kendi istediği gibi davranması gerektiğini düşünen aşırı talepkâr birinin, talepleri karşılanmayınca gösterilecek zorba davranışı normal kabul etmesi beklenebilir bir durumdur.”

Maruz kaldığı olumsuz durumlara kurbanın kendisinin neden olduğuna inanarak bu durumların abartıldığını ve kurbanın acı çekme, psikolojik sıkıntıya girme gibi durumlarının gerçekte olmadığına inanan kurban suçlayıcı konumunda yer alan kişiler, bu tavırları ile kurbanı değersizleştirebilmektedirler. Bununla birlikte kurbanın başına gelen olumsuz bir olayı, kurbanın hak ettiğini savunan kişiler, yaşanan olayın olumsuz sonuçlarını da meşrulaştırma eğiliminde olabilmektedirler (Giray, 2009: 30).

Kurbanı suçlayıcı söylemlerin dijital medyanın yanında hem yazılı hem de görsel medyada sıkça görüldüğü (Üzümçeker ve Akfırat, 2018: 6) belirtilmektedir. Nitekim İstanbul Gelişim Üniversitesi öğrencisi Asena Melisa Sağlam’ın 14 Haziran 2017’de şort giydiği gerekçesiyle bir minibüste saldırıya uğraması[2] ve eski manken ve sunucu Ebru Şallı’nın 9 yaşındaki oğlu Pars’ı lenfoma nedeniyle toprağa vermesi sonucunda sosyal medya üzerinden ‘hak ettin’ şeklinde nefret dolu mesajların yağması[3] gibi davranışlar kurban suçlama zorbalığına getirilecek örnekler arasında gösterilebilir.

İntikam alma duygusu ile hareket ederek kurbana dijital ortamda zarar veren kişi, kurbanın bu şiddet eylemlerini hak ettiğini düşünebilmektedir. Kişi daha önceden istemediği herhangi bir eylem ile karşı karşıya kaldıysa veya kişinin istediği herhangi bir eylem gerçekleşmediyse, bu sebeplere sığınan kişiler intikam almak ve bu yönde kendilerini iyi hissedecekleri için de kurban suçlama davranışlarına başvurabilirler (Varjas vd., 2010: 271).

[1]Happy Slapping ilk başlarda dijital ortamlarda eğlence maksadıyla başlatılan bir akım olarak görülse de yayılımının gittikçe artmasıyla cinsel şiddet ve insan öldürme gibi telafisi mümkün olmayan sonuçlara neden olabilmektedir. Bunun bir örneği İngiltere’de yaşanmıştır. İngiltere’de genç bir kız, bir kız çetesi tarafından ölümcül bir şekilde dövülmekten kaçmaya çalışırken çatı penceresinden düşerek ölmüştür. (https://www.theguardian.com/uk/2009/dec/15/hatice-can-sentenced-bullying-death (erişim tarihi: 5.02.2020).

[2] https://indigodergisi.com/2017/08/asena-melisa-saglam-sevinir-olduk/ (erişim tarihi: 31.03.2020).

[3] https://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/fulya-soybas/biz-ne-ara-bu-kadar-gaddar-olduk-41498041 (erişim tarihi: 31.03.2020).

Yararlanılan Kaynaklar

  • Akgün, S. (2019). “Adil Dünya İnancı ve Toplumsal Sonuçları”. Uluslararası Toplum Araştırmaları Dergisi, 14(20): 2227-2247.
  • Arıcak, O. T. (2011). “Siber Zorbalık: Gençlerimizi Bekleyen Yeni Tehlike”. Kariyer Penceresi, 2(6): 10-12.
  • Barutçu Yıldırım, F. (2020). “Siber Zorbalığın Sonuçları”. İ. Tanrıkulu (Ed). Siber Zorbalık. Anı Yayıncılık, Ankara, 210-222.
  • Baştürk, E. (2020). Çevrimiçi Riskler ve Siber Zorbalık. Elma Yayınevi, Ankara.
  • Çelik, T. ve Tekin, Y. (2015). “Sosyal Medyanın Bireyler Üzerindeki Olumsuz Etkilerine İlişkin Bir Örnek: Siber Zorbalık”. The Journal of Academic Social Science Studies, 36: 343-355.
  • European Institute for Gender Equality. EIGE. (2017). Cyber Violence Against Women and Girls.
  • Giray, F. S. (2009). Suç İşlemiş ve İşlememiş Ergenlerin Adil Dünya İnancı ve Bağışlayıcılık Tutumları Arasındaki İlişkinin İncelenmesi. Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi. Maltepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul.
  • Gökkaya, F. ve Tekinsav Sütçü, S. (2014). “Çocuklar İçin Zorbalıkla İlgili Bilişler Ölçeğinin Geliştirilmesi ve Psikometrik Özelliklerinin Değerlendirilmesi”. Anadolu Psikiyatri Dergisi, 16(1): 54-63.
  • Günay, M. (2012). “6284 Sayılı Kanuna Göre Koruyucu ve Önleyici Tedbirler”. TAAD, 1(10): 647-686.
  • Hekim, H. ve Başıbüyük, O. (2013). “Siber Suçlar ve Türkiye’nin Siber Güvenlik Politikaları”. Uluslararası Güvenlik ve Terörizm Dergisi, 4(2): 135-158.
  • Kowalski, R. M., Limber, S. P., Agatston, P. W. (2008). Cyber Bullying: Bullying in the Digital Age. Blackwell Publishing, Singapore.
  • Seçkin, Z. (2017). Örgütlerde Mobbing ve Siber Zorbalık. Çizgi Kitabevi Yayınları, Konya.
  • Slonje, R., Smith, P. K., Frisen, A. (2012). “The Nature of Cyberbullying and Strategies for Prevention.” Computers in Human Behavior, ss:1-7.
  • Soydinç, L. (2019). Türkiye’de Kadın Sığınaklarına Yönelik Feminist Model Tartışmaları. Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi. İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul.
  • Tamer, N., Vatanartıran, S. (2014). “Ergenlerin Teknolojik Zorbalık Algıları”. Online Journal of Technology Addiction & Cyberbullying, 1(2): 1-20.
  • Türkileri İnselsöz, N. ve Uçanok, Z. (2013). “Ergenlerde Sanal Zorbalık: Nedenler, Duygular ve Baş Etme Yollarının Niteliksel Analizi”. Türk Psikoloji Yazıları, 16(32): 20-44.
  • Üzümçeker, E. ve Akfırat, S. (2018). “Kadın Cinayetlerine Yönelik Atıfların Cinsiyet Grubuyla Özdeşleşme, Çelişik Duygulu Cinsiyetçilik ve Siyasi İdeolojilerle İlişkisi”. Psikoloji Çalışmaları, 38(1): 1-32.
  • Varjas, K., Talley, J., Meyers, J., Parris, L., Cutts, H. (2010). “High School Students’ Perceptions of Motivations for Cyberbullying: An Exploratory Study”. Western Journal of Emergency Medicine, 11(3): 269-273.
  • Yaman, E., Eroğlu, Y., Peker, A. (2011). Başa Çıkma Stratejileriyle Okul Zorbalığı ve Siber Zorbalık. Kaknüs Yayınları, İstanbul.
  • Willard, N. E. (2007). Cyberbullying and Cyberthreats: Responding to the Challenge of Online Social Aggression, Threats, and Distress. Research Press, U.S.A.

Bu içeriğe reaksiyonunuz nedir?

Heyecan Verici
0
Sevimli
0
Harika
0
Emin Değilim
0
İlginç
0

İlginizi çekebilir

DAHA FAZLA İÇERİK:Dijital Şiddet

Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir