dijital şiddet nedir

Günümüzde dijitalleşme ile birlikte hayatımızın her alanında büyük değişiklikler yaşanmaktadır. Ancak, bu değişimlerin getirdiği avantajlarla birlikte, beraberinde yeni sorunlar ve tehditler de ortaya çıkmaktadır. Bu bağlamda, son yıllarda giderek artan bir şekilde karşılaşılan bir sorun, “dijital şiddet” olarak adlandırılmaktadır. Dijital şiddet, geleneksel şiddet kavramının dijital platformlara taşınmış hali olarak tanımlanabilir.

Dijital şiddet, genellikle internet, sosyal medya ve diğer dijital iletişim araçları üzerinden gerçekleştirilen zarar verici davranışları ifade eder. Bu, çeşitli biçimlerde ortaya çıkabilir, örneğin çevrimiçi taciz, siber zorbalık, çevrimiçi itibar saldırıları ve daha birçok formu içerebilir. Dijital şiddet, bireylerin güvenliğini tehdit etmekle kalmayıp, aynı zamanda psikolojik etkileriyle de ciddi sonuçlara yol açabilir. Bu giriş, dijital şiddetin karmaşıklığını ve ciddiyetini anlamak adına bir kapı aralamayı amaçlamaktadır.

Dijital Şiddet Nedir?

Dijital şiddet; çeşitli sosyal medya uygulamaları, e-mailler ve akıllı telefonlar gibi dijital ortamlar üzerinden gerçekleştirilen ve karşı tarafa psikolojik zarar vermeyi amaçlayan teknolojinin yarattığı yeni bir şiddet türüdür. Dijital şiddetin cinsiyete ya da yaşa dayalı şiddet yerine kullanıcı sorunu olarak incelenmesi gerekliliği kaçınılmazdır. Dijital iletişim teknolojilerinin kullanıcılarına sunduğu özerklik alanı göz önüne alındığında insanların birbirleri ile olan etkileşimi nasıl ki tek bir cinsiyet veya yaş aralığı üzerinden gerçekleşmiyorsa, bu etkileşim sonucunda ortaya çıkan şiddet içerikli davranışların da aynı minvalde yalnızca kadın veya erkek üzerinden ya da yalnızca ergenler, gençler veya yaşlılar üzerinden gerçekleşmediğini söylemek mümkündür.

Yüz yüze olan iletişim sürecinde gerçekleştirilen şiddet davranışları, iletişim teknolojisinin insan hayatına dâhil olması ile birlikte dijital platformlarda da görülmeye başlanmış ve dijital şiddet kavramının ortaya çıkmasına neden olmuştur.

İnternet kullanıcılarının çevrelerinde şahit oldukları ve haber değeri taşıdığını düşündükleri olayları dijital medya platformlarında paylaşmaları itibariyle cereyan eden yurttaş ya da vatandaş gazeteciliği olarak tabir edilen gazetecilik prensibi ile dönüşüme uğrayan gazetecilik, geleneksel medyada temsil edilemeyen olguların temsiline imkân sağlamış ve bu anlamda toplumun demokratikleşmesine olumlu yönde bir katkı yaparken, nefretin dijital ortama taşınmasına yardımcı olarak da olumsuz yönde bir katkı yapmıştır. Özellikle önyargı ve negatif kalıplara sığdırılan nefret söylemleri, nefretin sıradan, olağan ve hatta meşru bir pratiğe yol açmasına neden olmuştur. Bu bağlamda toplumsal yaşam içerisinde karşılaşılan fiziksel, cinsel, ekonomik, sözel gibi şiddet türlerinin yanına bir yenisi olan ‘dijital şiddet’ kavramı eklenmiştir (Özarslan, 2013: 353, 354).

Bir başka ifadeyle iletişim alanında yaşanan teknolojik gelişmeler sayesinde geleneksel medyanın dönüşüme uğrayarak dijitalleşmesi sonucunda kendisine dijital bir alan yaratması, yeni iletişim ortamı anlayışını beraberinde getirmiş ve bilgilerin saklanması, yayılması, dağıtılması çok daha pratik bir hal alırken aynı zamanda dijital şiddet kavramı ortaya çıkmıştır (Turan ve Dilmen, 2016: 26).

Dijital medya araçlarının kullanımının yaygınlaşması ile birlikte ortaya çıkan dijital şiddet (Özmen, 2020: 146) elektronik postalar, metin mesajları, sohbet odaları, sosyal medya ve anlık mesajlaşma uygulamaları, cep telefon kameraları ve web sayfaları kullanılarak yapılan yeni bir şiddet türü olarak araştırmalara konu olmuştur (Çetinkaya Yıldız ve Derin, 2020: 163).

Yüz yüze iletişimde nasıl ki fiziksel olarak güçlü kişi kendinden fiziksel olarak zayıf kişiye yönelik şiddet davranışlarında bulunuyorsa dijital ortamda da internet, bilgi teknolojileri kullanım konusunda bilgi sahibi olan herkesin şiddet davranışlarına başvurabileceği belirtilmektedir (Özmen, 2018: 965).

Dijitalleşen medyanın birer kolu haline gelen sosyal medya ve anlık mesajlaşma uygulamaları ya da iletişim teknolojisinin en büyük nimetleri arasında sayabileceğimiz akıllı telefonlar gibi dijital nitelikteki araçlar Barutçu Yıldırım’ın (2020: 214) ifadesiyle bilinçli ve doğru bir biçimde kullanıldığında kişilerin sosyal hayatlarına olumlu katkı yapabilmektedir. Ancak bilinçsiz bir biçimde kullanıldığında ise aksine sosyal anlamda birçok problemi beraberinde getirebilmektedir. Nitekim bu problemlerden birisi de hiç kuşkusuz dijitalleşen medyanın yarattığı yeni şiddet alanı olarak karşımıza çıkan dijital şiddet kavramıdır.

İnternet erişiminin olduğu iletişim araçları bireylere iletişim sürecinde geniş yelpazede bir özgürlük alanı sağlarken bilgiye ulaşma, bilgi alışverişinde bulunma, arkadaş edinme, toplumsal ve sosyal ilişkilerde bulunma gibi insan hayatını kolaylaştırıcı birtakım yenilikleri de beraberinde getirmiş ve bu bağlamda her teknolojide olduğu gibi iletişim teknolojisinin de insan hayatına dâhil ettiği tehlikeler iletişim teknolojilerinin olumsuz bir yansıması olarak karşımıza çıkmıştır (Yaman vd., 2011: 161, 162). Bir başka ifadeyle teknolojik gelişmeler insanların özel alanlarının daha fazla farkına varmasına yol açmış ve bunun beraberinde insanlar bu alanları dijital medya ortamlarına aktararak etkileşimde bulunmaya başlamışlar ve bu etkileşim de dijital şiddet adı verilen bir alan doğurmuştur (Genç vd., 2019: 393).

Teknolojinin gelişmesine bağlı olarak internet kullanımında görülen artışla birlikte sosyal medya platformları da internet kullanıcıları tarafından yoğun bir talep görmüştür. Bu bağlamda “Hanehalkı Bilişim Teknolojileri Kullanım Araştırması” (TÜİK, 2019) sonuçlarına bakıldığında 16-74 yaş aralığında bulunan erkeklerin %81,8’inin, kadınların ise %68,9’unun internet kullanıcısı olduğu tespit edilmiştir.

We Are Social ve Hootsuite (2019) raporuna göre de Türkiye’de yaklaşık 59 milyon 360 bin kişinin internet kullanıcısı olduğu, bu kişilerden 52 milyon kişinin aktif olarak sosyal medya kullanıcısı; 44 milyon kişinin ise aktif olarak mobil sosyal medya kullanıcısı olduğu belirlenmiştir. Ayrıca rapora göre insanların internette günde ortalama 7 saat geçirdikleri ve bunun yaklaşık 3 saatini sosyal medya uygulamalarında harcadıkları tespit edilmiştir.

İnternet kullanımında görülen bu yaygınlık, kişilerin şiddet içeren davranışlarının dijital medya platformları üzerinden gerçekleştirilmelerine yol açmıştır. Bu noktada kişiler arasında yaşanan şiddet türleri arasında dijital şiddet adı verilen yeni bir şiddet türü ortaya çıkmıştır.

Yabancı alanyazında siber zorbalık[1], siber taciz, siber tartaklama gibi farklı kavramlarla da ifade edilen dijital şiddet (Şener, 2013); dijital medya platformlarının kötü amaçlı kullanımı sonucunda oluşmaktadır. Kişilerin sosyalleşme, haberleşme ve kendilerini keşfetme gibi güdülerle dijital medya platformlarını kullanmaları yıkıcı sonuçları da beraberinde getiren dijital şiddet davranışına yol açmaktadır (Seçkin 2017: 78). Tüm alanlar üzerinde görülen teknolojik gelişmelerin olumlu etkileri kadar olumsuz etkileri özellikle iletişim alanında baskın bir biçimde görülmektedir. İnternet erişiminin olduğu dijital araçlar kullanılarak yapılan tehdit, taciz ve hakaret gibi şiddet içeren davranışlar dikkat çekmektedir (Özmen, 2018: 958).

Dijital şiddet, kişi veya kişilerin teknolojik bilişim ve iletişim araçlarını bir başka kişi veya kişilere zarar vermek için kötü niyetle ve tekrarlayarak kullanması şeklinde ortaya çıkan (Eroğlu vd., 2015: 93); dijital iletişim teknolojilerinin mevcut olduğu her yerde maruz kalınabilen ve diğer şiddet türleri kadar kişiyi derinden etkileyen ve ciddi sorunlar doğuran bir şiddet türüdür (Cebecioğlu ve Altıparmak, 2017).

Kapsamı bakımından dijital şiddete getirilen en geniş tanımlardan birini ise Tamer ve Vatanartıran’ın (2014: 5) yaptığı görülmektedir:

“Dijital şiddet; saldırgan bir üslup kullanarak bir kimseye tekrarlayan bir şekilde korku, tehdit, taciz içerikli istenmeyen mesajlar göndermek, bir kimsenin itibarını zedelemek, arkadaşlık ilişkilerini veya saygınlığını bozmak için dedikodu çıkartmak veya yalan söylemek, başka biri gibi davranmak, bir kimsenin kişisel bilgilerini, içeriklerini ve sırlarını rızası olmadan açığa vurmak, bir kimseyi kasıtlı olarak çevrimiçi bir gruptan dışlamak eylemlerinin tümüdür”

Kişi ile kişinin içerisinde yer aldığı sosyal, psikolojik ve dijital çevrenin bir etkileşimi sonucunda ortaya çıkabilen dijital şiddet (Atik, 2020: 242) dijital medya platformları üzerinden duygusal, sosyal ve ekonomik yönde zarar vermeyi amaçlayan (Özdemir, 2019: 21) ve çeşitli teknolojik araçlar kullanılarak doğrudan hedefin ya da hedef kitlenin hak ve özgürlüklerini sınırlandırıcı sistematik saldırı, tehdit, korkutma, sindirme ve taciz amaçlı davranışlardır (Tamer, 2014: 4; Baştürk, 2020: 41).

Dijital şiddet e-posta uygulamaları, cep telefonları üzerinden gönderilen metin mesajları, sohbet odaları, akıllı telefon kameraları ve web siteleri gibi dijital araç ve ortamların kullanılarak başkalarını tehdit edici ve aşağılayıcı yönde zarar verici davranışların ve eylemlerin tümüdür (Campbell, 2005: 69).

Dijital şiddet, dijital medya kullanılarak zarar ya da rahatsızlık vermek amacıyla başkalarına karşı düşmanca saldırgan davranışlarda bulunmaktır. Utanç verici her türlü içeriğin internet ortamında anında yayılması ile mağdurların alacağı psikolojik hasar diğer şiddet türlerine göre daha fazladır (Karabulut, 2017: 48).

Cep telefonları, sosyal medya ve anlık mesajlaşma uygulamaları gibi bilişim ve iletişim teknolojileri kullanılarak küfür ve hakaret etmek, dalga geçmek, rahatsız edici biçimde takip etmek, küçük düşürmek (Arslan, 2015: 3); kişisel sohbetleri veya kişisel fotoğraf ve videoları başkalarına göndermek, kişilerin fotoğraflarını manipüle etmek ve bunları başkalarına göndermek, aşağılayıcı veya cinsel yorumlarda bulunmak, tehdit etmek (Vandebosch ve Van Cleemput, 2008: 501); başkalarının sosyal medya ya da e-mail hesaplarına erişmeye çalışmak, şiddet ve nefret içerikli her türlü mesaj göndermek, başkalarına yönelik şiddet ve nefret içerikli yazı, görüntü, video paylaşmak, başkalarını pornografiye maruz bırakmak ya da pornografik görüntü vermeye zorlamak (Çetin vd., 2019: 137); alay etmek, ad takmak, hakaret etmek, dedikodu çıkartmak, söylentiler yaymak, virüs içerikli elektronik posta göndermek, kişinin rızası olmadan özel bilgileri yaymak, istenmeyen ve rahatsız edici mesajlar yollamak, başkalarına yönelik web sayfaları tasarlamak, kişilere kırıcı, incitici, aşağılayıcı, küfürlü ve hakaret içerikli mesajlar yazmak veya yollamak, gerçekliği olmayan bilgiler yayınlamak, kişisel bilgileri izinsiz olarak dağıtmak, dalga geçmek (Kavuk Kalender ve Keser, 2020: 98, 99) gibi davranışlar dijital şiddet eylemlerine örnek gösterilebilir.

Dijital şiddet davranışlarına maruz kalan kişilerin psikolojik sağlığının olumsuz yönde etkilenebileceği ve görülen şiddetin kişilerin davranışlarında ve yaşamlarında aldıkları kararlarda belirleyici bir motif olabileceği belirtilmektedir (Özmen, 2020: 146).

Dijital medya kullanımının mahremiyet, duygusal ilişkiler, cinsellik gibi kişiye özel alanları dönüşüme nasıl uğrattığını anlamak için Şener’in (2013: 403) sözlerine bakmak faydalı olacaktır:

“Sosyal ağlarda romantik ilişkiler kamusallaşıyor, sosyal medya aşkın alternatif mekanına, kimi zaman da tamamlayıcısına dönüşüyor; kullanıcılar yeni bağlanma ya da kaçış stratejileri geliştiriyorlar; sosyal ağlarda bedenin sınırlarına takılmadan duygu ve düşüncelerini dile getirebiliyorlar; aşkları ve ilişkileri sosyal ağlarda daha hızlı tüketebiliyorlar; sosyal ağlar kadın ve erkekleri yeni sosyal çevrelere açtıkça ilişki seçeneklerini de artırıyor; yeraltı ilişkilerine yol açıyor; diğer yandan çiftler ortak hesaplar açarak, birlikte profil fotoğrafı çektirerek, ilişki durumlarını belirterek diğerlerinin önünde bir aşk performansı sergiliyorlar; ama en çok da sosyal ağları ilişkilerinde birbirlerini gözetlemek ve denetlemek için kullanıyorlar; birbirileriyle sosyal ağ şifrelerini paylaşırken çoğu zaman dijital şiddet uyguladıklarının ya da buna maruz kaldıklarının farkında olmuyorlar”

Dijital şiddet, teknolojik araçların ve dijital medya platformlarının kullanılarak baskı ve kontrol sağlama amacı taşımasını ifade etmekle birlikte internet ortamında suç içeren içeriklerin sınırsız bir şekilde kopyalanması, dağıtılması, yayılması, paylaşılması bu şiddet biçimini her geçen gün daha da tehlikeli bir hale getirmektedir. Dijital şiddet, cinsiyet farkı gözetmeyen, tüm internet kullanıcılarını kapsayan bir şiddet türüdür (Sünetçi vd., 2016: 78). Cebecioğlu ve Altıparmak’ın yaptıkları dijital şiddet araştırmasına göre erkeklerin de kadınların da dijital şiddete uğrama oranlarının yüksek olduğu tespit edilmiştir (2017: 423).

Tanımlar ve açıklamalardan yola çıkarak dijital şiddetin ortak paydasının dijital medya araçlarının kullanılarak dijital medya ortamlarında kasıtlı olarak zarar vermenin amaçlanması olduğu söylenebilir (Seçkin, 2017: 78).

Dijital şiddet, yaş farkı gözetmeksizin tüm dijital medya kullanıcıları için farklı risk faktörleri oluşturmaktadır. Bu anlamda hangi eylemlerin dijital şiddet kapsamı bakımdan değerlendirilebileceğini ve dijital şiddetin bireyler üzerindeki etkilerini ortaya koymak dijital şiddeti önlemek bağlamında önemlidir (Karcı, 2020: 215).

[1] Siber zorbalık kavramının isim babası Kanadalı pedagog Bill Bersey’dir. Kavramı ilk kez 2004 yılında kullanmıştır (Ekinci ve Kayapalı Yıldırım, 2020: 21).

Yararlanılan Kaynaklar:

  • Arslan, Y. (2015). “Okullarda Yaşanan Şiddet Olaylarının Düzey ve Dinamiklerini Anlamak: Batman Merkez Örneği / Türkiye”. Manas Sosyal Araştırmalar Dergisi, 4 (5): 1-17.
  • Atik, G. (2020). “Siber Zorbalığı Azaltmak ve Önlemek İçin Neler Yapılabilir?”. İ. Tanrıkulu (Ed). Siber Zorbalık. Anı Yayıncılık, Ankara, 242-268.
  • Barutçu Yıldırım, F. (2020). “Siber Zorbalığın Sonuçları”. İ. Tanrıkulu (Ed). Siber Zorbalık. Anı Yayıncılık, Ankara, 210-222.
  • Baştürk, E. (2020). Çevrimiçi Riskler ve Siber Zorbalık. Elma Yayınevi, Ankara.
  • Campbell, M. A. (2005). “Cyber Bullying: An Old Problem in a New Guise?”. Australian Journal of Guidance and Counselling, 15(1): 68-76.
  • Cebecioğlu, G, Altıparmak, İ. (2017). “Dijital Şiddet: Sosyal Paylaşım Ağları Üzerine Bir Araştırma”. Sakarya University Journal of Education, 7 (2): 423-431.
  • Çetin, F. H., Uçar, H. N., Ersoy, S. A., Kılınç, K., Güler, H. A., Türkoğlu, S. (2019). “Kaygı Bozukluğu Olan Ergenlerde Siber Zorbalık ve Siber Mağduriyet: Kontrollü Bir Çalışma”. Cukurova Medical Journal, (44): 133-139.
  • Çetinkaya Yıldız, E. ve Derin, S. (2020). “Siber Zorbalık Kuramları”. İ. Tanrıkulu (Ed). Siber Zorbalık. Anı Yayıncılık, Ankara, 163-209.
  • Ekinci, O., Kayapalı Yıldırım, S. (2020). Siber Zorbalık. Nobel Bilimsel Eserler, Ankara.
  • Eroğlu, Y., Aktepe, E., Akbaba, S., Işık, A. Özkorumak, E. (2015). “Siber Zorbalık ve Mağduriyetin Yaygınlığı ve Risk Faktörlerinin İncelenmesi”. Eğitim ve Bilim, 40(177): 93-107.
  • Genç, Y., Altıparmak, İ. B., Ustabaşı Gündüz, D. (2019). “Kadına Yönelik Şiddetin Erkekler Tarafından Değerlendirilmesi: Sakarya Örneği”. Afyon Kocatepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 21(2): 391-408.
  • Karabulut, V. (2017). “İnternetle İlgili Bağımlılık Ötesi Sorunlar”. 11. Ulusal Alkol ve Madde Bağımlılığı Kongresi, 23-26 Kasım 2017, Antalya, 48-49.
  • Karcı, H. D. (2020). “Dijital Şiddet Namı Diğer Siber Zorbalık”. B. Urhan ve A. Güdekli (Ed.), Şiddet. Gazi Kitabevi, Ankara, 215-233.
  • Kavuk Kalender, M. ve Keser, H. (2020). “Sosyal Paylaşım Siteleri ve Siber Zorbalık”. İ. Tanrıkulu (Ed). Siber Zorbalık. Anı Yayıncılık, Ankara, 94-117.
  • Özarslan, Z. (2013). “Yeni Medya Ortamlarında LGBT Bireylere Karşı Üretilen Nefret Söylemi”. Yeni Medya Çalışmaları: Kuram, Yöntem, Uygulama ve Siyasa I. Ulusal Kongresi Kongre Kitabı. 7-8 Mayıs 2013, Kocaeli, 352-365.
  • Özdemir, J. (2019). Otoriter Kimlik Yapısının Flört Şiddeti Üzerine Etkisi: Çukurova Üniversitesi Adana Örneği. Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi. Çağ Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin.
  • Özmen, O. (2020). “Siber Zorbalığı Ölçmek İçin Kullanılan Testler”. İ. Tanrıkulu (Ed). Siber Zorbalık. Anı Yayıncılık, Ankara, 146-162.
  • Özmen, Ş. Y. (2018). “Dijital Şiddet, Siber Zorbalık ve Yeni Medya Okuryazarlığı Üzerine Bir Değerlendirme”. Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi, 11(61): 958-966.
  • Seçkin, Z. (2017). Örgütlerde Mobbing ve Siber Zorbalık. Çizgi Kitabevi Yayınları, Konya.
  • Sünetçi, B., Say, A., Gümüştepe, B., Enginkaya, B., Yıldızdoğan, Ç., Yalçın, M. (2016). “Üniversite Öğrencilerinin Flört Şiddeti Algıları Üzerine Bir Araştırma”. Ufkun Ötesi Bilim Dergisi, 16(1): 56-83.
  • Şener, G. (2013). “Sosyal Ağlarda Mahremiyet ve Yeni Mahremiyet Stratejileri”. Yeni Medya Çalışmaları: Kuram, Yöntem, Uygulama ve Siyasa I. Ulusal Kongresi Kongre Kitabı. 7-8 Mayıs 2013, Kocaeli, 396-405.
  • Şener, G. (2013). “Sosyal Medyada Mahrem İlişkiler, Gözetleme ve Dijital Şiddet”. Akademik Bilişim 2013 Konferansı. 23-25 Ocak 2013, Antalya.
  • Tamer, N. (2014). Ergenlerin Teknolojik Zorbalık Algıları ve Buna Yönelik Teknolojik Zorbalık Farkındalığı Eğitimi: Pilot Uygulama. Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi. Bahçeşehir Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, İstanbul.
  • Tamer, N., Vatanartıran, S. (2014). “Ergenlerin Teknolojik Zorbalık Algıları”. Online Journal of Technology Addiction & Cyberbullying, 1(2): 1-20.
  • Turan, S. G. ve Dilmen, N. E. (2016). “Bilişim Okuryazarlığı Bağlamında Siber Şiddetin Meşrulaştırılması”. Yeni Symposium, 54(3): 25-29.
  • Vandebosch, H., Van Cleemput, K. (2008). “Defining Cyberbullying: A Qualitative Research into the Perceptions of Youngsters”. Cyberpsychology & Behavior, 11(4): 499-503.
  • Yaman, E., Eroğlu, Y., Peker, A. (2011). Başa Çıkma Stratejileriyle Okul Zorbalığı ve Siber Zorbalık. Kaknüs Yayınları, İstanbul.

Bu içeriğe reaksiyonunuz nedir?

Heyecan Verici
0
Sevimli
0
Harika
1
Emin Değilim
0
İlginç
0

İlginizi çekebilir

Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir